NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
ذِئْبٍ عَنْ
الْمَقْبُرِيِّ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ لَمْ
يَدَعْ قَوْلَ
الزُّورِ
وَالْعَمَلَ
بِهِ
فَلَيْسَ لِلَّهِ
حَاجَةٌ أَنْ
يَدَعَ
طَعَامَهُ
وَشَرَابَهُ
و قَالَ
أَحْمَدُ
فَهِمْتُ
إِسْنَادَهُ
مِنْ ابْنِ
أَبِي ذِئْبٍ
وَأَفْهَمَنِي
الْحَدِيثَ رَجُلٌ
إِلَى
جَنْبِهِ
أُرَاهُ
ابْنَ أَخِيهِ
Ebû Hureyre (r.a.)'dan,
demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.);
"Bir kimse yalan
söylemeyi ve yalanla iş görmeyi terketmezse, Allah (C.C.)'nun, onun yeme içmeyi
terketmesîne ihtiyacı yoktur." diye buyurdu.
Ahmed (b. Yunus) dedi
ki; Bu hadîsin isnadını İbn Ebî Zi'b'den sema'an aldım. Ancak bana hadîs'in
metnini) yanında olan ve kardeşinin oğlu olduğunu zannettiğim bir adam (iyice)
anlattı.
İzah:
Buhârî, savm; Tirmizî,
savm; İbn Mâce, sıyâm
Hadîs-i şerifte
"yalan söylemek" diye terceme ettiğimiz dan maksat, bâtıl söz, günah
sözdür. Yalan, iftira, gıybet, söz taşıma, küfür ve lâ'net gibi bütün bâtıl
sözler bu kelimenin altına girerler.
"Yalanla iş
gören" ta'bîri de her türlü kötülüğü, günâh işleri içine alır. Hz.
Peygamber bu hadîsinde, oruçlu olduğu halde dil ile ve bedenen yapılan
günâhları terketmeyen kimsenin aç ve susuz kalmasına Allah'ın ihtiyâcı
olmadığını bildiriyor. Bundan maksat, bu durumda olanların oruçlarının makbul
olmayışıdır. Çünkü oruçdan maksad, mücerred manada aç ve susuz kalmak
değildir.Nefsi terbiye etmek, şehvetleri kırmaktır.
İbn Battal, “Bu hadis;
yalan konuşmayı ve haram işlemeyi terketmeyenlerin oruç tutmayı
boşlayıvermeleri için değil, oruçluları haramlardan sakındırmak için varid olmuştur.”Allah’ın,
onun yeme ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.” Sözü de Allah
böylelerinin orucunun dilemez manasındadır.Böyle olmayanların orucuna
muhtaçtır, demek değildir.Çünkü Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.” der.